Bu satırları sana yazmadan önce şunu belirtmek isterim ki, bu satırları sana yazma sebebim seni kendime pek yakın hissetmemdir demeye kalmadı sana birkaç satır yazdım bile. Seni kendime yakın hissetmeme gelince, beni sakın yanlış anlama; zira benim sana karşı olan hislerim, her ne kadar sen aksini iddia edebilecek ve hatta kendince kanıtlayabilecek olsan dahi, cinsel içerikli değil, valla. Seninle ilk tanışışım nerede oldu hatırlayamıyorum ama şu kesin ki tarihin başlangıcından (İ.S. 1988) bu güne (Ö.S. 20) [yuh lan 20 sene olmuş beaa] ne zaman bir yerde sana ait bir ifadeye rastlasam, “şerrefsizim bu benim aklıma gelmişti... de tabi ben başka şekilde ifade ederdim herhalde... yok lan içime atardım, söylenir mi yav böyle şeyler alenen” benzeri içsel tartışımlarla boğuşuyorum. Ancak, tee ne zamandan bu güne değin bu içten tersinir boğuşumlarımı açık etmemeye özen göstermişimdir. Yazarayak tekrar düşündüm de; iyi etmişim aslında. İnsanın içinde her daim sadecene kendine sakladığı bir takım gizli ve saklı olgular olmalı, hatta bu olgular insanın içini duldurmalıdır. Evet Sigmund doğru okudun, seni kendime sakladım. Lakin şu da benim için acı bir gerçektir ki, insanın kafasının içinde başka bir insan saklaması, o insana (saklayan dallama) ne denli mahremiyet hissi sağlıyorsa, benim hissiyatım da o kadardan aşağı kalmadı. Zaman zaman iç seslerimden şüphelenir oldum. Ne vakit bir iç ses bana bir şeyler gevelese, bu sesin kime ait olduğunu sorgular hale geldim zamanla. Söyle bana Sig, var mıdır bu aksiyonun başka yerde timsali? İç kulağımda birtakım problemler mi vardır yoksa? Bu arada, oradan “olur mu hiç iç kulak, dön de arkana bak!” deyen bağnaz rasyonalist sesler duyar gibi oldum. Buradan o kancıklara sesleniyorum: sizi şimdi neremle duydum lan güdükler! Her neyse, fazla seslendim galiba ki sevgili çevre civar halkı beni hunharca süzmekte. Çevrecivarda hiç yabancı yok. Bildiğin üçlü tayfa. Her zamanki gibi süperben de bizimle beraber, diğer ikisinin arkasını toplayıp duruyor yine. Arkasını toplarken de sövüp durmakta yoldaşlarına. Bizim ikilinin ise boyunları bükük, sanki özgürlükleri ellerinden alınmışmış da üstüne bir de azar işitiyorlarmış gibiler. Yalnız var ya, o kadar ilerledim ama yine iletim yarım ka
Perşembe, Mayıs 01, 2008
Yarı-açık Mektup
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
pek sevgili yazar hocaözgünefendihazretleri, bu adam gibi adam olan içindeki sen ve süpersenler e bakarak ne kadar efendi ve iyi huylu oldugunu zannetsekte ID kartının beyninin içindeki ıslak zeminde kaymasından dolayı oluşan zihin sürçmelerinde siggy e olan aşkını itiraf etmişsin kanımca ama nasreddin hoca vari hazırcevaplıkla örtbas etme çabalarını da yemedim hani. oedipus derim susarım.
YanıtlaSilulen sevgili kadim dostüstat, tamam her şeyi çözmüşün de oedipus'u nasıl bildin hayretlerdeyim. yannız cidden blogu annem de takip ediyo, platonik oedipus'um ortaya çıkmasın zor dürümde kalırım.
YanıtlaSilharkuleyt aga ben beyendim beyenmeyenler olabilir ama ben repimi verdim gerisi beni ilgilendirmez, beyenmesem beyenmedim derdim ama bu çirkin deyil...
YanıtlaSillaylon kirpit ve harddiks de diyip ortamdan kaçıyorum.